DEPRESYON NEDİR?

DEPRESYON NEDİR?

Depresyon;

Temel belirtileri isteksizlik ve hayattan eskisi kadar zevk almama olan bir hastalıktır. Depresyonda genellikle uykusuzluk, bazen de fazla uyuma şeklinde uyku bozuklukları görülür. İştahsızlık veya aşırı iştahlı olma durumu yaşanır. Unutkanlık, sıkıntı, huzursuzluk, sinirlilik, gerginlik, endişe, korku, dikkat kusuru, konsantre olamama, kararsızlık, yorgunluk, cinsel isteksizlik, değersizlik ve suçluluk duyguları, kendine güven azalması depresyonun sık rastlanan diğer belirtileridir.

Ayrıca intihar niyeti veya bu niyet olmadan ölümü fazlaca düşünme görülür.

Maskeli (örtülü) Depresyon

İsteksizlik ve zevk almama gibi psikolojik belirtilerden çok bedensel şikâyetler ön plandadır. Depresyon, vücudun bütün organlarında belirti verebilir. Çünkü bir beyin hastalığıdır, beyin de bütün vücudu yöneten organdır.

Baş ağrısı, baş dönmesi, kafada boşluk hissi, adale ve mafsal ağrıları, vücudun çeşitli yerlerinde uyuşma, karıncalanma veya yanmalar, kalp çarpıntısı, nefes darlığı, terleme, karın, karında gaz, şişlik veya hazımsızlık, ishal veya kabızlık, kulak çınlaması, cinsel sorunlar gibi şikâyetlerle doktora başvurup tahlil yaptıran, her defasında “bir şeyiniz yok, sapasağlamsınız” cevabını alan çok sayıda hasta vardır. Bu kişilerin gerçek problemi aslında depresyondur

Majör Depresif Bozukluk (Ağır Depresyon)

Mantıksız inanç ve halüsinasyonlar görülebilir. Depresyon hastaları mantıksız konuşabilir ve gaipten sesler duyabilirler. Bu belirtilerin ortaya çıktığı depresyon türüne psikotik depresyon da denir.

Bu, hastalığın en şiddetli türüdür. Depresyonda ortaya çıkan hezeyan ve halüsinasyonlar suçluluk, değersizlik ve günahkârlık temalıdır.

DEPRESYONA KİMLER ADAY

Yaş açısından değerlendirecek olursak; ilk depresyon atağı genellikle yirmili veya otuzlu yaşlarda görülür.

Ancak çocuklarda görülen depresyon vakaları da ender değildir. Bunlara ek olarak yaşlılık döneminde de depresyon yaygındır. On yaşından önce anne ve/veya babasını kaybedenler, travma sonrasında tedavi görmeyenler, yas sürecini sağlıklı atlatamayanlar, güvenebilecekleri bir yakını olmadığını düşünenler, stresli yaşayanlar arasında da depresyona sıklıkla rastlanır.

Depresyon meslek ayrımı yapmaz, her meslekten insan depresyona yakalanabilir. Depresyonun yapacak başka işi olmayan, hayatın her türlü zevkine doymuş kişilerin hastalığı olduğu inancı doğru değildir. Sosyoekonomik durumu düşük olanlar hem daha sık depresyona girerler hem de tedavisi daha zordur.

Ayrıca bu hastalık kadınlarda, erkeklere oranla yaklaşık iki kat daha sık görülür. Bunda hormonal farklılıkların etkisi vardır, ama psikolojik faktörlerin önemi de büyüktür.

KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ DEPRESYON SEBEBİ OLABİLİR

Aşırı sorumluluk duygusu; titizlik, mükemmeliyetçilik; kendinden ve başkalarından çok şey beklemek, kimseyi incitmemeye, herkesi hoşnut etmeye, daima iyiliksever olmaya çalışmak, bağımlılık, onaylanma ihtiyacı, kendine güvensizlik, utangaçlık, çekingenlik ve içine kapanıklık, narsisizm, şüphecilik, insanlara güvensizlik, onuruna aşırı düşkün olmak, “ya hep ya hiç” düşüncesine sahip olmak en sık rastlanan kişilik özelliklerindendir.

Diğer özelliklere gelince, bu kişiler aşırı genellemecilerdir. Tek bir olaydan genel sonuçlar çıkarırlar. Başardıkları işleri küçümser ve değersizleştirirler. Hatalarını veya hatalı olarak değerlendirdikleri davranışlarını kendi içlerinde büyütürler. Hiç alâkalarının olmadığı veya çok az bağlantılarının olduğu olayları tamamen şahıslarıyla ilgiliymiş gibi değerlendirirler, bu olayların olumsuz sonuçlarından kendilerini sorumlu tutarlar. Seçici odaklanma yaşarlar, içinde bulundukları durumların veya yaşadıkları olayların yalnızca olumsuz sonuçlarına odaklanırlar.

Bahsini ettiğimiz kişilik özelliklerinin yanında, aile içinde veya dışında insanlarla ilişkilerde yaşanan sorunlar da depresyonu besler. Ancak hiçbir sebep olmadan depresyona girenler de az değildir. Bu kişilerde psikolojik faktörlerden çok biyolojik faktörler ön plandadır. Yani kişilikleri değil, beyin kimyaları sebebiyle depresyona girerler.

AİLELERE YOL HARİTASI

Depresyonun her zaman değil ama bazen irsi olabileceğini, bazı ailelerde daha fazla görüldüğünü söylemiştik. Bunun yanında bulaşıcı bir hastalıktır da. Bilhassa depresyonu uzun sürmüş biriyle yaşayan insanlar da depresyona girerler.

Evde bir depresyonlu varsa diğer aile üyeleri de üzülürler, acı çekerler ve hatta sonunda tükenirler. Bu yüzden hasta yakınları da kendilerini kötü hissediyorlarsa psikolojik destek görmekten çekinmemelidirler. Hastalarına sıcak ve anlayışlı davranmalı, ama “hadi kalk dolaş, arkadaşlarınla görüş, giyinip süslen, mutlu ol, hayatın güzelliklerini gör, mücadele et” gibi hiçbir faydası olmayan, hastalarını da kendilerini de daha kötü yapan yaklaşımlardan kaçınmalıdırlar.

Depresyon geçiren kişi sorumluluklarını yerine getirmekte, günlük işlerini yürütmekte, hatta bazen yataktan çıkmakta bile zorlanır. Bu noktada ailenin yapacağı en mühim şey hastayı eleştirmemek, hatta yükünü azaltmak için elinden geleni yapmaktır. Depresyon geçiren kişi de acılarını konuşup durmanın kendisine hiçbir yararı dokunmayacağını, böyle yaparak sadece ailesini de depresyona sokacağını, dertlerini daha çok psikiyatristi veya psikoloğuyla paylaşması gerektiğini bilmelidir.

Depresyon insanı sinirli yapabilir; hasta olan kişi arkadaşlarıyla, eşiyle, kardeşleriyle, anne-babasıyla, yöneticileriyle, patronuyla kolayca münakaşaya girebilir.

Depresyon alınganlığa da sebep olabilir; kişi, çevresindeki kişilerin normal davranışlarını yanlış yorumlayabilir; herkes ona her zamanki gibi davrandığı halde onları duyarsız, anlayışsız, sevgisiz olarak niteleyebilir.

Dahası, depresyon insanın sevgi duygusunu geçici olarak köreltebilir; sevgi duygusu körelmese bile kişideki sevgiyi belli etme, şefkat gösterme becerisi azalır.

Depresyona giren insan eşine, çocuklarına olan sevgisinin azaldığını düşünebilir. Ailelere buradaki en önemli öneri ve uyarı şu olacaktır: Bütün bu duygular psikolojik sebeplerle beynin kimyasının bozulmasıdır ve gelip geçicidir. Bunu aklınızdan hiç çıkarmayın. Öfkeyi ve alınganlığı azaltmaya çalışın.

Depresyon geçiren yakınınızın sevme yeteneğinin yeniden canlanacağını da unutmayın.

Pelin Bülbül

Pelin Bülbül  UZM. KLİNİK PSİKOLOG

Bakü Devlet Üniversitesi Psikoloji bölümündenmezun olmuştur. Mezun olduktan sonraAzerbaycan TıpFaküktesinde Klinik Psikoloji tezli yüksek lisans eğitimimi tamamlayarak Uzman Klinik Psikolog ünvanını... Devamını Oku
Hemen Randevu Al